NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
مَالِكُ بْنُ
عَبْدِ
الْوَاحِدِ
الْمِسْمَعِيُّ
حَدَّثَنَا
الضَّحَّاكُ
بْنُ
مَخْلَدٍ
حَدَّثَنَا
عَبْدُ الْحَمِيدِ
بْنُ
جَعْفَرٍ
حَدَّثَنِي
صَالِحُ بْنُ
أَبِي
عَرِيبٍ عَنْ
كَثِيرِ بْنِ
مُرَّةَ عَنْ
مُعَاذِ بْنِ
جَبَلٍ قَالَ
قَالَ رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
مَنْ كَانَ
آخِرُ
كَلَامِهِ
لَا إِلَهَ
إِلَّا اللَّهُ
دَخَلَ
الْجَنَّةَ
Muaz b. Cebel'den
(rivayet olunduğuna göre), Rasûlullah (s.a.v.) (şöyle) buyurmuştur:
"Son sözü la ilahe
illallah- olan kimse cennet'e gir(meyi hak et)miştir."
İzah:
Hadis-i şerifte,
"Dünyada son sözü la ilahe illallah olan bir kimsenin cennete girmiş
olduğu" bildirilmektedir.
Araplar, ileride
olacağı kesinlikle bilinen hadiseler hakkında "ileride kesinlikle böyle
olacaktır" diyecekleri yerde oldu derler. Bir başka ifadeyle bir hadisenin
kesinlikle meydana geleceğim ifade edebilmek için, istikbal siğası (gelecek
zaman kipi) yerine mazi (geçmiş zaman) sığası kullanırlar. Binaenaleyh,
metinde geçen cennete girdi" cümlesi "kesinlikle cennete girecektir.
Çünkü cennete girmeyi hak etmiştir." anlamında kullanılmıştır. Biz
tercümede parantez içerisine ilave ettiğimiz kelimelerle bu manâya işaret
ettik.
Bilindiği gibi, bazen
söz arasında herkesçe bijinen bir sözü ifade etmek istediğimiz zaman, bu sözün
sadece baş tarafını söylemekle yetiniriz. Çünkü baş tarafını hatırlatmakla
sözün tümünün hatırlanacağını biliriz. Mesela İh-las sûresinin tümünü ifade
etmek istediğimiz zaman deriz. Âyetü'l-kürsiyi ifade etmek için de "Allahü
la ilahe illa hu..." deriz.
İşte burada da La ilahe
illallah sözüyle bu cümlenin tamamı olan "La ilahe illallah Muhammedün
Rasûlullah" sözü kasdedilmiş olması ihtimali vardır. Nitekim Hafız ibn
Hacer "La ilahe illallahü" cümlesiyle "Eşbedii en la ilahe
illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdiihü ve Rasûlüh" cümlesinin
kasdedildiğini, binaenaleyh ölürken sadece La ilahe illallah demenin cennete
girmek için yeterli olamayacağını, hadis-i şerifteki müjdeye erişebilmek için,
son sözün bu cümlenin tamamı olması gerektiğini söylemiştir. Eğer sadece la
İlahe illallah demekle cennete girilseydi ehli kitabın tümünün cennetlik
olması gerekirdi. Çünkü onlar bu kelimeyi söylerler, "Muhammeden
Rasûlullah" cümlesini söylemezler. Fakat İbn Abidin mü'minlere sadece
"la ilahe illallah sözünü telkin etmenin yeterli olduğunu kâfirlere ise bu
cümlenin tümünü telkin etmek gerektiğini, çünkü kâfirlerin sadece la ilahe
illallah demekle müslüman olamayacaklarını söylemiştir.[Davudoğlu A, İbn
Abidin, 111,395.] Münavi'ye göre, Ölürken bu kelimeyi söylemenin önemi, bu
kimsenin dünyanın bütün lezzetlerinden kesilmiş, bütün şehvani arzularından
uzaklaşmış olmasından ve dilinden dökülen sözlerinin tam bir sıdk ve ihlas
ifadesi olmasından ileri gelir. Sıhhatli kişilerin hepsinde bu durum yoktur.
Fakat sıhhatli iken nefsini riyazete tabi tutan kulların sözleri de ölmek
üzere bulunan kimselerin sözleri gibidir."[Münavî, Feyzü'I-kadır, VI,
106.]
Her ne kadar bu hadisin
senedinde çeşitli tenkitlere uğramış olan Salih b. Ebî Arib varsa da, bu hadis
Müslim'in rivayet ettiği "Her kim Allah'dan başka ilah olmadığını bilerek
ölürse cennete girer."[Müslim, iman] hadisiyle takviye edilmiştir.
Ancak şurasını ifade
etmek isteriz ki, metinde geçen "Cennete gir(meyi hak et)miştir"
sözünden maksat "Her muvahhid müslüman ya affa uğrayarak derhal, ya da
cezasını çektikten sonra cennete girecek" demektir.